Hayat seslenmiyor…
Zemheriden
kalma bir gün!
Bahar oysa…
Kar var ve
dondurucu rüzgârlar esiyor mavi gökyüzüne inat…
Güneş; hayal
köpüğü bulutların ardına saklanmış, gurbete gider gibi pembe, çiçekli
entarilerini giymiş badem ağaçları, biletleri ceplerinde, ojeli ayakları çıplak…
“Acelecisin”
diyor kulağına fısıldanan, manasını bilmediği kelimeleri tekrarladığı için adı;
‘muhabbete’ çıkmış ve bu yüzden kafeste yaşamaya mahkûm kuş…
Gülümsüyor ve
omuz silkiyor badem ağacı; “ kaderim böyle!”
Gök
gürültüsünden korkuyor papatya, eteklerini savura savura koşmaya başlıyor…
Umutsuz bir
gönlün kuytusunda; fal…
Avare bir genç
kızın başında; taç…
Bir sabah
mutfak masasının üzerine konmuş vazoda, gerine gerine ölüme uyanıyor…
Günlerden; yarın…
Elleri
nasırlı, asırlık çınar ağacının kuytusuna saklanıyor kör tarla kuşu…
Kanat kırığı
üstelik!
Hayat; “elma”
dese çıkacak da…
Hayat
seslenmiyor…
Hayat, bazen,
adı muhabbete çıkmış kuş kadar olamıyor!
Akasyalar
açıyor…
Gelincikten
şurup yapıyor çocuklar…
O sabah
kozasından çıkan kelebek, daha ne olup bittiğini anlamadan ölüyor…
Zaman akıyor…
Su, not
tutuyor; Unutmamalı!
Yorumlar
Yorum Gönder