Kayıtlar

Mart, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir şeyde bir şey…

Resim
Kuruuu, kocaman gözlü, pembe yelekli, orta boylu bir bayan dikildi başıma… Nasıl asabi! Fakat politikacı, yetiştirmiş kendini, oyuncu, poker suratlı… Gece tırnaklarını yemiş, sabah çalıştığı lokantaya gelmiş… Parmağında yüzük yok lakin “ Allah kocasına sabır versin” diye geçiriyorum içimden… Bütün iyi niyetimle yoksa bile bir gün olur nasılsa temennisiyle gibi bir şey… Sonra böyle düşündüğüm için şaşırıyorum kendime… Şimdi otursa yanıma; “ anlat kız” desem, “ nedir bu halin? Tırnaklarını yemişsin!” Laf benimki de, dert dinleyecek havam mı var benim? Ne güzel! Zehri kusacak rahatlayacak… Dertlendiğinde arayan var öyle tipler… Anlatıyor, ferahlıyor, sen daha sonra ne yaparsan yap! Hem tenhadır diye gelmedim mi buraya? “ Çorba ne var?” “ Mercimek, işkembe, kereviz…” “ Kereviz çorbası alayım.” Ömrü hayatımda kereviz çorbası içmiş olsam bari! Neye benzediğini bile bilmiyorum. Telaffuzu, duruşu havalı, geçen akşam televizyonda ana haber bültenine çıkmıştı bu

Hal Çaresi

Resim
Aslında anlatılacak şeyler değil yazacaklarım… Gel, geç bir hal! Nedenini sizlerle paylaşmayacağım ama uzun zamandır bu kadar çaresiz hissetmemiştim. Telefonu kapattım, yol kenarındaki kafeteryaya sürüklendim, yağmura rağmen dışarıya sigara içenlere çıkarılmış masalardan birine çöktüm. Böyle zamanlarda biriyle konuşmak istiyor insan, anlatsın, paylaşsın istiyor, anlattığı çare bulsun istiyor. Arayacak kimse yok! Çünkü olayın çözümü yok. Saçlarını atkuyruğu yapmış bayan garson gelip elindeki çayı önüme bırakıyor, şekerleri atıp karıştırıyorum. Hayır, önce çaydan kocaman bir yudum alıyorum sonra şekerleri atıp karıştırıyorum… Kapısı, penceresi olmayan nedense duvarlarının beyaz olduğunu düşündüğüm bir odanın ortasında çırılçıplak oturuyormuşum gibi geliyor… Dünya dönmeyi bırakmış, kuşlar susmuş, şarkılar ölmüş… Avutuyorum kendimi; “ Şimdi de bunları yaşamam lazım!” “ Şimdi de bunları yaşamam lazım!” “ Şimdi de bunları yaşamam lazım!” “ Şimdi de…” Sanki

Başka bahara…

Resim
Deplasmanda oynadığımız Andarra maçı sonrasında, Macaristan’ı İstanbul’da yenebileceğimizi düşünmüyordum… Bu gece doksan dakika boyunca biraz umutlandım, hepsi o kadar! Maç öncesi tribünlerin güzelliği kaldı aklımda, bayraklar, kırmızı, beyaz, ay yıldızlı formalar, coşku, destek… Güzel de başladık, kazanmayı istiyorduk, hani sürekli söylenir ya; topun hâkimi bizdik fakat 63. dakikaya kadar gol bulamadık… Sonra adı ‘makineye’ çıkmış Burak sahne aldı, Arda’nın ortasına kafasıyla dokundu, top 37lik kaleci Kiraly ’nın bacakları arasından gol oldu… Hakkımızdı sevindik tabi. Şükrü Saraçoğlu, Kadıköy, Türkiye ve maçı ekranları başında izleyen kaç kişi varsa coştu… “Olacak galiba bu iş” diye geçirdik içimizden, keyiflendik… Ta ki 71.dakikada Semih’in yaptığı hata sonucunda Böde’nin attığı gole kadar! Bu gecenin ve önümüzdeki günlerde spor programlarının gündemi Semih olacak. Hayatında ayağı futbol topuna değmemiş adamlar tarafından eleştirilecek, oynadığı dönemleri

Hayat seslenmiyor…

Resim
Zemheriden kalma bir gün! Bahar oysa… Kar var ve dondurucu rüzgârlar esiyor mavi gökyüzüne inat… Güneş; hayal köpüğü bulutların ardına saklanmış, gurbete gider gibi pembe, çiçekli entarilerini giymiş badem ağaçları, biletleri ceplerinde, ojeli ayakları çıplak… “Acelecisin” diyor kulağına fısıldanan, manasını bilmediği kelimeleri tekrarladığı için adı; ‘muhabbete’ çıkmış ve bu yüzden kafeste yaşamaya mahkûm kuş… Gülümsüyor ve omuz silkiyor badem ağacı; “ kaderim böyle!” Gök gürültüsünden korkuyor papatya, eteklerini savura savura koşmaya başlıyor… Umutsuz bir gönlün kuytusunda; fal… Avare bir genç kızın başında; taç… Bir sabah mutfak masasının üzerine konmuş vazoda, gerine gerine ölüme uyanıyor… Günlerden; yarın… Elleri nasırlı, asırlık çınar ağacının kuytusuna saklanıyor kör tarla kuşu… Kanat kırığı üstelik! Hayat; “elma” dese çıkacak da… Hayat seslenmiyor… Hayat, bazen, adı muhabbete çıkmış kuş kadar olamıyor! Akasyalar açıyor… Gelincikten

Uyarmayacaksın, kurşunlanmayacaksın!

Resim
Adam karısını sokak ortasında, yoldan geçenlerin gözü önünde öldürmüş, kimse kılını bile kıpırdatmamıştı… Televizyonda görüntüleri izledikten sonra olaya müdahale etmeyenleri kınamıştık! Hastane bahçesinde kavga çıkmış, taraflardan biri diğerini defalarca bıçaklamış araya kimse girmemişti! Adam denize düşmüş, vatandaş adamın boğuluşunu cep telefonları ile eşe, dosta, akrabaya göstersin diye görüntülemişti, suya giren olmamıştı! Duyarsız ve ilgisizdik! Etrafımızda olup bitenlere tepkisiz kalıyor, üç maymunu oynuyor, karşılaştığımız olumsuzluklarda başımızı öte tarafa çeviriyor, adaaam sende deyip yürüyüp gidiyorduk! Dünyayı biz düzeltemezdik ya! Kadını sokak ortasında öldürüyorlarsa bir sebebi vardı elbet! Durduk yere… Olur muydu? Kim bilir ne yapmıştı? Hem neden kimse gelip bizi öldürmüyordu? Kavgayı ayırmak bize mi düşmüştü? Hem karı kocanın arasına girilmezdi! &&& Bursa’da havayı güzel bulup arkadaşlarıyla piknik yapmaya gitmiş ihsan…

Boşluk

Resim
Boşluk… Boşluk! Sadece senin bildiğin ve büyümesine engel olamadığın ‘boşluk’ yüzünden gidersin hiç tanımadığın bir kadının peşinden… O boşluk yüzünden beklerisin pencerede, tanımadığın bir adamın gelişini… Ve o boşluk yüzünden evlenirsin tanımadığın bir adamla… O boşluk yüzünden ayrılırsın! Boşluk dolsun diye hobilerin olur… Avutursun kendini, resim yaparsın, fotoğraf çekersin, yazarsın mesela… Şiir olursun, şair olursun… Kumsaldaki ayak izi, köpek olursun! İçindeki boşluk dolsun diye uzak memleketlere uzun tatillere çıkar, dilini konuşamadığın, rengi seninkinden farklı kadınlarla, barda tanıştığın adamlarla yatarsın… İçersin… Salaş, kuytu bir meyhanede kadeh, sahildeki bank, sonbaharda sararmış yaprak, yalancı bahara aldanıp çiçek açmış badem ağacı, boşluğun ta kendisi olursun…

NIVEA yürekleri ağza getiren bir şakayla yeni Stress Protect deodorantı tanıttı

Resim
Havaalanında yaşanabilecek en büyük terslik veya en korkutucu deneyim ne olabilir dersiniz? Uçağınızı kaçırmak mı, bavulunuzu kaybetmek mi yoksa hava koşullarından dolayı günlerce havaalanında kalmak mı? NIVEA, yolcular üzerinde uyguladığı Stres Testi’yle, onlara soğuk terler döktürmüş ve yeni Stress Protect deodorant için eğlenceli bir viral reklam hazırlamış. Videoyu izleyenler, en stresli deneyimlerini #StresTesti etiketiyle Twitter’da paylaşmaya başlamış bile. Şubat ayında dünya çapında 5 milyondan fazla izlenme ile en çok paylaşılan viral videolardan olan Stres Testi , NIVEA’nın yeni ürünü Stress Protect deodorantı tanıtıyor. Videoda, farklı insanlar havaalanında uçaklarının kalkmasını beklerken, bir anda tehlikeli bir kaçak olarak arandıklarını öğreniyorlar ve ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Günlük hayatımızda karşılaşabileceğimiz heyecan, korku, stres gibi duygu değişimlerinin neden olduğu terleme ile yeni NIVEA Stress Protect deodorantın ne kadar iyi başa çıktığını, espr

Aşkın olduğu yerde aklı niçin ararsın?

Resim
Yıllar önce; ‘ Aşk Dünya İşi değil ’ başlıklı bir yazı kaleme almıştım…   Ayşe Arman ’ın geçen yıl kanserden kaybettiğimiz Selma Ann Desmond ’un kardeşi Neriman Erman ile yaptığı röportajı okudum az önce, aklıma o yazı geldi… Neriman Erman ablasını anlatan bir kitap yazmış, geliri kanserli kadınlar için Alaçatı’da kurulan bir merkeze gidecekmiş… Kitabın ismi; ‘ Selma’ Kitap 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde çıkacak! Bu arada “Dünya Kadınlar Günü” dedim de, televizyonda gördüğüm, unutmaya çalıştığım görüntüler var aklımda… Yabancı uyruklu bir kadın canlı canlı mezara gömülüyor, üzeri çıplak bir adam önce kadının kafasına tekmeyle ardından kürekle vuruyor, kadın kurtulmak için yalvarıyor… Kameraya aldıkları görüntüleri, fuhuş yaptırmak istedikleri kadınlara izletip, korkutuyorlarmış! Suçluların ne ceza aldığı önemli değil! Aklımıza geldikçe sallıyoruz ya; kendimizi karşımızdakinin yerine koymamız lazım diye… Hani; ‘ empati ’ falan diyoruz… Diri diri toprağa gömü

Marmaraereğlisi ...

Resim
                                         Yalnız Istakozun kilosunu sormaya korktuk!                                            Balıkçı tezgâhının kralı kalkanın cakasından yanına yaklaşılacak gibi değil, kilosu 100 lira, fotoğrafta gördüğünüz kalkanların her biri dört okka geliyor…                                           Midyeci tezgahı bırakmış gitmiş…                                           Martılar...                                           “Kedi gibi” denir ya… Gibisi fazla…                                           Viran Kayık                                          Güneşlenen karabataklar                                          Hayat teknesi, ekmek teknesi ve bayraklar