Kayıtlar

Ekim, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bab-ı Esrar

Resim
“ Ve yaşam ne kadar acımasız, insanlar ne kadar kötü olurlarsa olsunlar, onları kendilerinden başka kurtaracak kimse yoktur.” Son cümleyi okudum, kitabın ilk sayfasının sağ üst köşesine bugünün tarihini attım... Bir haftadır hemen her yerde benimle olan Bab-ı Esrar’la vedalaştım... &&& Elif Şafak’ın “Aşk” adlı kitabından sonra Bab-ı Esrar’ı da okumak benim için neredeyse elzem olmuştu... Neden bilmem Aşk’ta tanıştığım dilenci Hasan’ı, sarhoş Süleyman’ı, fahişe Çöl Gülü’nü Bab-ı Esrar’ın sayfaları arasında da aradı gözlerim! &&& İnternet ortamında iki kitap arasında kıyaslama yapmış okurlar... Aşk’ı öne çıkaranlar da, “Aşk, Bab-ı Esrar’ın yerini tutmuyor” diyenler de var... İster istemez nedene takılıyor insan, biraz düşününce cevabı buluyor... Bab-ı Esrar’ın arka kapağında şöyle yazıyor; “ Yedi yüz yıldır çözülemeyen sır; Şems Tebrizi cinayeti... Yedi yüz yıldır süren bir sevda; Şems-i Tebrizi ile Mevlana” Kim önce hangi kitabı okuduysa onu daha çok seviyor bana

O gidince

Resim
O gidince, yerine birini koyacaksın canım kardeşim... İnsan değil misin? Yapacaksın! Avutacaksın kendini, soranlara ; “alışkanlıktı sevmiyormuşum, böyle iyiyim” diyeceksin... En kurnaz halinle, içindeki çocuğu kandırdığını sanacak, afacanı kendine güldüreceksin... Olmadık bir gün, telefonun çalacak, arayanın sesini O’nunkine benzeteceksin... Konuşamayacaksın bir süre O olmadığını anlayınca derin bir oh çekeceksin... O gidince biri, O’nun gibi gülsün isteyeceksin canım kardeşim... Gülmeyecek! Ne yapsın? Ne bilsin? İstese de beceremeyecek... Bilse, belki hiç gülmeyecek. O gidince, O’na benzeyen birini mutlak bulacaksın canım kardeşim! Yerine koyacaksın. İnsan değil misin? Yapacaksın... İdare etmeyeceksin de nasıl ferahlayacaksın? O gidince biri, O olsun isteyeceksin canım kardeşim... Beraber söylediğiniz şarkıları bilsin, en sevdiğin çiçeği alsın getirsin isteyeceksin... Ne şarkıları bilecek, bu mevsimde bir demet papatyayı nerden bulup getirecek? Gülleri vazoya koyacaksın canım kardeşim

Hayat sahnesi.

Resim
Yokuş yukarı çıkıyorum, sokaklar kalabalık, insanlar telaşlı... Küfürlü konuşan, heyecanlı gençler geçiyor yanımdan... Kâh salınarak yürüyen genç kızlara laf atıyorlar, kâh aynı anda bildik bir şarkıyı söylemeye başlıyorlar... Kızlar oralı bile olmuyor, söylenenleri duymazdan geliyor... Müzik sesleri yükseliyor arabaların içinden, camlar açık, bitirim şoförlerin sigaralı elleri dışarı sarkıyor, küller yollara savruluyor... Kırmızı ışığı, beklemeyi sevmiyor hiçbiri... İşleri acele, zamanları dar! Küçük arabaların içinde, görünmez olduğunu zannediyor, arabalardan daha küçük, büyük olduğunu sanan insanlar! &&& Çöp toplayanlara, karıştıranlara daha sık rastlar oldum. Az önce ben yaşlarda biri ilişti gözüme... Şimdi de bu yaşlı karı- koca! Ne bildim karı- koca olduklarını belki abla- kardeştirler? Adamın çıplak ayaklarından biri bileğine kadar tentürdiyotlu, kirli gömleğinin açık yakasından içine giydiği, bir zamanlar beyaz olan fanilası gözüküyor... Dişsiz ağzı konuşurken garip

Aşk

Resim
Popüler olandan uzak durmak lazım! Çok satan kitaplar popüler değil mi? Onlardan da uzak durmak lazım... Ne yapacaksın? Raflarda seni bekleyen kitabı gidip kendin bulacaksın, seçeceksin, diğerlerinden ayıracak, evine götüreceksin! Böyle yapıyordum... Şimdiye kadar hiç korsan kitap almadım... Aldıysam bile emin olun hatırlamıyorum. Salı günleri akşamüzerleri mahalle pazarında oluyorum... Arif’i görüyorum her hafta, kâh balıkçı oluyor, tezgâhların arkasında balık temizliyor, kâh araba ile simit satıyor... Ortaokuldan tanırım Arif’i... Okulu bitiremedi hastaydı, sarası vardı... Sesi güzel olduğu için öğretmenler tahtaya çıkartıp şarkı söyletirlerdi Arif’e... Bizim o zamana kadar duymadığımız en kederli şarkıları söylerdi Arif. Babası sinemada yer gösterirdi... Yeni Çiçek Sineması’nın şimdiki Çorlu’nun orta yerinde ne işi var? Yıkıldı tabi! “ Ne haber Arif?” “ İyilik, sen nasılsın?” “ İyiyim ben de. Satamamışsın simitleri.” “ Az kaldı.” “ Kolay gelsin.” “ Eyvallah...” Şimdi düşündüm de hiç