Kayıtlar

Ocak, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sırtını döndüğün kadar özgürsün!

Resim
Yaz aylarında çevre yolunda gördüğüm adama bugün yine tesadüf ettim… Kar yağıyordu, hava eksi iki dereceydi, pantolonu yoktu, ayakları çıplaktı! Yine o, içine öteberi topladığı, birbirine eklenmiş çuvallarla büyütülmüş pazar arabasını çekiyordu… Saçı sakalı birbirine karışmış, yüzü kirden görünmüyor ve sanki inanılır gibi değil ama üşümüyordu da. Yavaşladım, başını kaldırdı, gülümsedi. Ben? Ben ne yaptım sahi o an? Radyonun sesini mi kıstım? Aptalca sırıttım mı? Hissettiğim acıma mıydı? Canım mı yandı yoksa? Şaşırdım mı? O adam ben oldum da arabasının içinde sorgulayan gözlerle bakan zavallıya gülümsedim mi? “ Ya günün birinde onun gibi olursam ” diye kortum mu? Dün gece ne kadar da mutluydum! Beşiktaş’ı yenmiştik ve kızmıştım hakeme… Melo tükürmemişti… Oğuzhan numaracının tekiydi! Hayat futboldu! Dünyanın parasını vermiştik ama Wesley Sneijder’i almıştık, Drogba geliyordu hem de taa Çin’den… Otuz beş yaşındaydı ama eh olacaktı o kadar… Hem ben… Ben… Dünya kim

BİRAND, Bir Ömür, Ardına Bakmadan

Resim
Can Dündar ’ın basına yansıyan öpüşme fotoğrafını gördükten sonra Can Dündar ’ın o döneme kadar savunduğu fikirlerden dolayı kendimi aldatılmış hissedip, yazılarını ve kitaplarını okumamaya başlamıştım! Bana ne oluyorsa? Adamın hayatı neden beni bu kadar ilgilendiriyorsa? Neden insanların yaptıkları işlerden çok özel hayatlarına takılıyorsak? &&& Son dönemde yemek saatlerine denk düşen izlediğimiz ana haber bültenini değiştirmiş, Ali Kırca ’dan Mehmet Ali Birand ’a geçiş yapmış, Birand ’ın sürekli hata yaptığı halde kendi ile barışık hallerini sempatik bulup, bakalım haberden sonra ne yorum yapacak beklentisi içine girmiştik… Yılbaşı öncesi, dalmaya gideceğini söyleyip izleyiciden izin istemesi bize yemek masasında kahkaha attırmıştı! Birand beni çekmişti! Can Dündar ’ın çok satanlar rafında gördüğüm ‘ Birand ’ kitabının almamın sebebi; meraktı. ‘ Birand ’ denince aklıma 32. Gün geliyordu, CNN ’de program yaptığını, Posta Gazetesi’ nde köşe ya

Şapka

Resim
Gri, yoğun, yağışlı neredeyse birbirinin aynı günler… Zamana sıkıştırmaya çalıştığım kitaplar, filmler. Olanı biteni anlama çabaları, insanlar, dayanağı olmayan teoriler. Seyahatler. Otel odaları… Ayaküstü yapılan sohbetlerde ‘havalar ısınınca’ diye başlayan cümleler… Güneşe, bahara, yeşil tarlalarda sanki onlardan başka canlı yokmuş gibi davranan leyleklere… Göçmen olduklarının farkında olup, olmadıklarını bilmediğim kırlangıçlara… Gelinciklere, papatyalara, fallara, falların çıkma ihtimaline, süslenmiş akasya ağaçlarına, ılık bir akşamüzeri güneşin batışına ve aya ve yakamoza kadeh kaldırmaya, sıcak bir günde gölgesine sığınılan ağacın koruyuculuğunda kestirmeye, denize, midyeye, yosuna, çakıl taşına, iyot kokusuna, belki de en çok rehavete ve tembelliğe duyulan özlem… Bu yaz hasır bir şapka edineyim diyorum! Hani şu Hucleberry Finn ’inkinden…

2012 de okuduğum kitaplar

Debbıe Macomber; Küçük Mucizeler Dükkanı Serhat Ahmet Tan; Yeni Bir Şans Adam Blake; Onlar Stephen King; Yüzyılın Suçlusu Blaze Jean Chrıstophe Grange; Leyleklerin Uçuşu Jasper Kent; On iki Jasper Kent; On Üç Yıl Sonra Stephen King; 11/22/63 Dean Koontz; Göz Ucuyla Stephen King; Kemik Torbası S.J Bolton; Zehir Ahmet Şerif İzgören; Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır