Kayıtlar

Temmuz, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İnanın yeter!

Resim
Bitmeyeceğini sandığınız zindan gecenin ardından da sabah olur... Beklentilerinizi takar takıştırır, umutlarınızı giyip çıkarsınız evden. Emeğinizi ekmeğe çevirebileceğiniz değirmeniniz varsa ne ala... Yoksa ayaklarınız nereye götürürse... Boşlukta, gidecek yer yokken... Ayakları mı götürür insanları? Önden yürüyen aksak çaresizlik mi takip edilir? Etrafta kimse kalmamışsa, yalan olmuşsa dağlar, çürüdüyse asırlık çınarlar,  gönlünü şemsiye yapmayacak, kuytulara sığınmayacaksın da ne yapacaksın? Yaran varsa ve kanıyorsa, ne kadar az insana tesadüf edersen o kadar iyidir! “İnsan” dediğin meraklı olur... Hele bir de kolunun kanadının kırık olduğunu duyduysa bir yerlerden... Neyin eksikliğini hissediyorsan,  hayatında ne kötü gidiyorsa onu sorar. Bekârsan, ne zaman evleneceğini... Ayrıldıysan,  eski eşini, sevgilini... İşin yoksa görüşmelerini. Kiradaysan evini... Almaya niyetlenip de bir türlü alamadığın arabayı... Olmayan çocuğunu... Olan derdini...

“Tecrübe” dediğiniz

Resim
Başladığınız anda sonucu bilirsiniz... Olup olmayacağını kestirirsiniz yani! Lakin denersiniz... Bazen mecburiyetten, bazen çaresizlikten... Bazen sırf anlaşılma ihtiyacı duyduğunuz,  bazen de yalnız kalmaktan korktuğunuz için çıkarsınız yola... Biri sizi sevsin... Siz birini sevin istersiniz... O yüzden prenslerin beyaz atı vardır, yüzü yoktur! O yüzden seksi değil de pamuktur prenses... “Tecrübe” dediğiniz; prens(es)  olsun diye öptüğünüz kurbağalardır...

Özlemediniz mi

Resim
Şey oluyor, mecburiyetten ilk defa karşılaştığın insanlarla bir masanın etrafına oturuyorsun, her yeni gelen önce elini uzatıyor sonra yüksek sesle adını söylüyor, sen de söylüyorsun... Bir iki dakika sessizlik... Yapılan iş, memleket, ortak tanıdık var mı deşmeleri... Hobiler, geçmiş tatil muhabbetleri, bir şekilde gezilen ülkeler,  kadınlar, yabancı kadınlar, bu konuda tecrübeliyim edaları, sanki neredeyse dünyanın bütün kadınları ile yatmış sırıtışları... Ortam alkollüyse ki benim en son çökmek zorunda kaldığım masa öyleydi... Felsefe! Öğütler... Başarı hikâyeleri... Hak etmediğim yerdeyim, çünkü kimseye takla atmıyorum, tavırları... Tekrar başarı hikâyeleri... “Aslında ben” söylemleri... Kültürel birikimlerin anlatılışı... Kişinin sürüden biri olmadığına etraftakileri inandırma çabaları... Şirinlikler, cevabı abuk sorular, komik olduğu düşünülen espriler... Etrafım geniştir, beni herkes tanır bacak bacak üstüne atışları... Şişede durduğu gibi durmuyo

Aşk

Resim
Sen,  bir şey istersin... Yaparım... Yaptım diye; Ben, bir şey isterim... Yaparsın... İkimiz de iyi hissederiz sonra... Âşık olduk zannederiz... Yapamayana kadar! Oysa istemediğin zaman, sen, sizken ve kimseden dilenmemişken... Daha mutluydum ben... Ve muhtemelen sen de!