Bir şeyde bir şey…

Kuruuu, kocaman gözlü, pembe yelekli, orta boylu bir bayan dikildi başıma… Nasıl asabi! Fakat politikacı, yetiştirmiş kendini, oyuncu, poker suratlı… Gece tırnaklarını yemiş, sabah çalıştığı lokantaya gelmiş… Parmağında yüzük yok lakin “ Allah kocasına sabır versin” diye geçiriyorum içimden… Bütün iyi niyetimle yoksa bile bir gün olur nasılsa temennisiyle gibi bir şey… Sonra böyle düşündüğüm için şaşırıyorum kendime… Şimdi otursa yanıma; “ anlat kız” desem, “ nedir bu halin? Tırnaklarını yemişsin!” Laf benimki de, dert dinleyecek havam mı var benim? Ne güzel! Zehri kusacak rahatlayacak… Dertlendiğinde arayan var öyle tipler… Anlatıyor, ferahlıyor, sen daha sonra ne yaparsan yap! Hem tenhadır diye gelmedim mi buraya? “ Çorba ne var?” “ Mercimek, işkembe, kereviz…” “ Kereviz çorbası alayım.” Ömrü hayatımda kereviz çorbası içmiş olsam bari! Neye benzediğini bile bilmiyorum. Telaffuzu, duruşu havalı, geçen akşam televizyonda ana haber bültenine çıkmıştı bu ...