Bab-ı Esrar

“ Ve yaşam ne kadar acımasız, insanlar ne kadar kötü olurlarsa olsunlar, onları kendilerinden başka kurtaracak kimse yoktur.” Son cümleyi okudum, kitabın ilk sayfasının sağ üst köşesine bugünün tarihini attım... Bir haftadır hemen her yerde benimle olan Bab-ı Esrar’la vedalaştım... &&& Elif Şafak’ın “Aşk” adlı kitabından sonra Bab-ı Esrar’ı da okumak benim için neredeyse elzem olmuştu... Neden bilmem Aşk’ta tanıştığım dilenci Hasan’ı, sarhoş Süleyman’ı, fahişe Çöl Gülü’nü Bab-ı Esrar’ın sayfaları arasında da aradı gözlerim! &&& İnternet ortamında iki kitap arasında kıyaslama yapmış okurlar... Aşk’ı öne çıkaranlar da, “Aşk, Bab-ı Esrar’ın yerini tutmuyor” diyenler de var... İster istemez nedene takılıyor insan, biraz düşününce cevabı buluyor... Bab-ı Esrar’ın arka kapağında şöyle yazıyor; “ Yedi yüz yıldır çözülemeyen sır; Şems Tebrizi cinayeti... Yedi yüz yıldır süren bir sevda; Şems-i Tebrizi ile Mevlana” Kim önce hangi kitabı okuduysa onu daha çok seviyor bana...