Kahverengi Güvercin
Sağ tarafımda
dar, uzun, suların kaynar gibi fokurdadığı bir havuz var…
Asırlık çınar
ağacının böğründe tahtadan güvercin yuvası…
İsmini
bilmediğim rengârenk çiçekler…
Öğrenemedim,
tanıyamadım şu çiçekleri ya!
Bir çay
içimlik vaktim var, hepsi o kadar…
Zamanım olsa…
Zamanım olsa;
bu park keyifli olmaz, ağzıma bir parmak bal çalmazdı…
Üçüncü çaydan
sonra sıkılır, hesabı öder giderdim…
Ali Rıza Bey’in
işe gitmeden önce okuduğu kitaplar gibi…
Güvercinlerin
hepsi beyaz olunca kahverengi olan daha bir dikkat çekiyor…
Farkında
sanki!
Yürüyüşü,
duruşu bile değişik…
Bıyıklı,
göbekli, ayakkabılarının ökçelerine basmış beyaz çoraplı baba, elinden tuttuğu
oğluna parmağı ile kahve renkli olan güvercini gösteriyor…
Serseri bir
kedi var… Sinsi!
Gözleri
güvercinlerde, sinmiş fırsat kolluyor…
Yanından geçer
gibi yapıp kuyruğuna basıyorum kedinin!
Bir zamanlar
padişahların sabah yürüyüşlerine çıktığı tıkırtılı yoldan emekli sütçü
beygirlerinin çektiği ağzına kadar insan dolu faytonlar geçiyor…
Padişahlar bu
yolda sabah yürüyüşüne mi çıkıyormuş?
Bilmem!
Ben padişah
olsam çıkardım!
Bu şehirde
yaşıyor olsaydım da…
Sabahları o
kadar erken uyanamıyorum…
Bu şehirde
yaşıyor olsam, bu şehirde yaşayan pek çokları gibi kıymetini bilmezdim bu
ağaçlı yolun…
Doğduğumdan
beri orada olduğu için farkında bile olmazdım belki de…
O yüzden
insanlar başka memleketlere giderken sırtlanır fotoğraf makinelerini…
Parklarda, çay
bahçelerinde, kitap okuyanlara imreniyorum…
Denedim ama
beceremiyorum!
Çıplakmışım da
herkes bana bakıyormuş gibi geliyor, bu defa da okuduğumu anlamıyorum…
Beyaz
güvercinler kahverengi güvercin hakkında ne düşünüyorlar acaba?
Rengi farklı
olduğu için dışlanmış olabilir!
Popüler olduğu
ve parmakla gösterildiği için kıskanılıyor olabilir!
Beyaz
güvercinlerin içinde kedi ile işbirliği yapanlar vardır mutlaka!
Belki, hepsi
işin içindedir ve “biz sırtımızı döneceğiz, görmezden geleceğiz” demişlerdir…
Laf benimki
de, insan mı bunlar be…
Kuş işte!
Yorumlar
Yorum Gönder