İstisna sizsiniz!

Kolay aslında...
“İnsanlarla arayı iyi tutmak” diyorum, kolay aslında...
‘Ne diye insanlarla arayı iyi tutayım ki’ düşüncesindeyseniz, saygı duyar, size katıldığımı bile söyleyebilirim...
Ne gerek var?
Mahalle bakkalıyla, öğle yemeklerini yediğiniz esnaf lokantasının sahibi, akşamları arkadaşlarınızla buluşup iki tek attığınız meyhaneci ile... Aranız iyi olsa ne, olmasa ne olacak?
Hükmünüz paranıza geçer!

&&&

Veresiye yazdırdığınız mahalle bakkalı, meyhaneci sizi ne kadar idare eder?
Bir ay, iki ay, üçüncü aydan sonra siz hem bakkalı, hem meyhaneyi, hem evinize gittiğiniz yolu değiştiriyorsunuz zaten!
Evi, mahalleyi, şehri, ülkeyi değiştiren var!
Elinize biraz para geçince de, önce kredi kartı borçlarınızı ödüyor, limit yettiğince alışveriş merkezlerinde fink atıyorsunuz...
Günün birinde bakkal dükkânı veya meyhane açarsam, size veresiye vermem! Çoğunuz borcunuzu ödemiyorsunuz çünkü...(!)
Ödeyenleriniz de illallah ettirene kadar sallıyor... Gücenen mücenen olur diye kıvırıyorum; istisnalar var tabi! Her insan bir değil! Herkesi aynı kefeye koyamazsın! Olur mu öyle şey?!  

&&&

Mevlana’nın sözünü taşı gediğine koymak için nasıl da çok kullanıyoruz; Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol!
Mevlana tabi!

&&&

İnsanlarla arayı iyi tutmak’tan bahsediyorduk... Kafa dolu olunca ‘araya’ gelemedik...
Kabahatli ben değilim, sizsiniz! İstisnalarınız var tabi!
Sabahtan akşama kadar böyle hikâyeler, benzer şeyler anlatıyorsunuz... Ben de dinliyorum;

Yufka yürekli, gönlü güzel insanlarsınız e yüzünüz de yumuşak olunca, şalvarınızın... Pardon! İki yakanız bir araya gelmiyor... O kadder alacağınız var, lakin borçlu olduğunuz kimse yok!

İyilik yapıyorsunuz, yapıyorsunuz, yapıyorsunuz... Karşılıksız yapıyorsunuz, denize de atıyorsunuz, böyle şeyler anlatılmaz ama...(!)  Bir defa “olmaz” deyince kötü oluyorsunuz!

Yıldınız arkadaş dedikodudan! Ah kimseyi çekiştirmeyen, içinizi dökebileceğiniz, sır saklayan size benzeyen bir dostunuz olsa...

Zamana ayak uyduruyor herkes, daha geçen sene “karayım” diyen, bugün kasıla kasıla “akım” diye geziyor ortalıkta... Kısa donlu hallerini biliyorsunuz üstelik... Hem sizden çok çekinir; “ ağbi” der!

Babadan zengin, sonradan görme, iç güveysi, miras yedi, ciğeri kaç para? Alın teriyle para kazanan bir siz varsınız... Çok şükür!

Çekemiyorlar sizi!

İnsanların suratına şakkadanak doğruyu söyleyince, sevmiyorlar tabi! E ne yapalım, siz de böylesiniz! Hem doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovmuyorlar mı?

Fakir fukara babasısınız, ah şu ülkede sizin gibi on tane adam olacaktı!


Bir dönem sevdiğiniz kız başkası ile evlendiğine köpek gibi pişman ama ne yapsın? Bir hareketinize bakıyor!

Yesin, içsin önemli değil ama siz kendinizi kullanılmış hissediyorsunuz... O zaman da melek gibi adamın kimyası bozuluyor işte...

Sinirlenirsiniz sinirlenmesine de, saman alevi gibi kısa sürer... İçinizde kötülük yoktur, kin tutmazsınız... Gerekirse yerinde özür dilemesini de bilirsiniz...

Vatandaş okumuyor arkadaş, sinemaya, tiyatroya gitmiyor, sosyal faaliyet sıfır... Hal böyle olunca da kafa dengi kimseyi bulamamanız çok normal...

Eskiden daha güzeldi be her şey, dostluk, arkadaşlık vardı...

Sıkıldınız buralardan, doğup, büyüdüğünüz şehir boğuyor sizi... Emekli olunca Ege’ye, küçük bir balıkçı köyüne yerleşeceksiniz... Sıkılırsanız üç masalı bir balık lokantası açacaksınız... Keyfine öyle!

Nankörler arkadaş, burunlar Kaf Dağı’nda, egolarının oyuncağı olmuşlar... Ah sizden feyz alsalar biraz... Ah sizin çeyreğiniz kadar mütevazı olsalar!

Her adam sizin gibi parayı taşıyamaz... Düşürüverir!

Koyun gibiler yahu, sizin gibi uyanık olsalar ya...

Sıfırdan başlayıp, bakın nerelere geldiniz, kimseye minnet etmeden, arkanızda dayınız olmadan hem de!

Sizi ne doktorlar ne mühendisler istedi de...

Her zaman söylersiniz; insanın içi güzel olsun, güzellik gelip geçici...

Para sizin için vallahi önemli değil!

Aslında bu iş, sizin işiniz değil ama adres belli olsun...



&&&

İnsanlarla arayı iyi tutmak kolay aslında... Önce kendinizle aranızı iyi tutun, anlattığınız gibi olun...
Veya olmayın... Bana ne!







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Uludağ Doğal Madensuyu'nun 100 Yıllık Hikayesi

Eşeklerin gözleri güzeldir!

Birini tanıdım...