Maymun da ağaçtan düşer
Kitap rafları
arasında zaman öldürüyorum… Yeni çıkanlar, çok satanlar, satmadığı için yüzde
elli indirimle okutulmaya çalışılanlar!
Kalabalık.
Kız tavlamak,
piyasa yapmak, kültür abidesi gibi görünmek, okuyan, dünya umurumda değil, bana
kitaplar yeter havalarına bürünmek için gelenler de var buraya…
Canım sıkkın,
ruh halimi değiştirmeye çalışıyorum, kişisel gelişim kitaplarından birini alıp
tesadüfen bir sayfa açıyorum;
“ Başrollerini
Rihard Gere, Julie Christie’nin oynadığı ‘Power’ isimi filmi mutlaka izleyin” demiş
yazar, ardından da eklemiş; “ adamlar daha 1986 yılında çözmüşler işi!”
Adamların 1986
yılında çözüp, bizim saplanıp kaldığımız; imaj, vizyon, misyon meseleleri…
Bu sayfayı
açmış olmanın vardır bir hikmeti deyip, gömlek cebimden not defterini çıkarıp,
filmin adını yazıyorum, bulunup, izlenecek, mesaj alınacak!
İmaj?
‘Mış’ gibi
yapma sanatı…
Karizma?
Ahmet Şerif İzgören MOKS adlı kitabında şöyle diyor; “Karizma kitap kapağı gibidir, kapağa bakarsın
süper, içini açarsın, boş. Atarsın bir kenara!”
Şimdinin
karizma ağabeylerinin, ablalarının içini açıp bakmak zor, defoları ortaya
çıkmasın diye iletişim kurmuyorlar çünkü…
Küçümseyerek
bakıyorlar, anlatılanları dinlemiyorlar, kuyruklarını dik tutmak uğruna
yanlışlarının arkasında duruyorlar…
Şakşakçılarının
sürekli sırtlarını sıvazlamaları ve etraflarında yarattıkları sis bulutu
yüzünden gerçekleri görmedikleri veya görmezden geldikleri için verdikleri kararların
yüzde yüz doğru olduğuna inanıyorlar…
Hele getirisi
sağlam bir de koltuk varsa işin içinde!
Ah ne şişkin
egodur ooo…(!)
Nasıl küçük dağları ben yarattım edalarıdır…
Doğuştan
seçilmiş olduğuna inanmanın verdiği şımarıklığın desteklediği lider tavırları,
bana danışmadan iş yapmayın; “ harcarım” mesajları, aba altında sopalar, üstü
kapalı tehditler, pik yapan ukalalık, kaybetme korkusunun bileyip
keskinleştirdiği özgüven!
İnsanların
açıklarından örülmüş saygı duvarının yıkılma tehlikesine karşı kurulan umut
iskeleleri…
Erişilmesi imkânsız
büyüleyici havuçlar, hayal perdeleri, el çabukluğu, manipüle etmeler…
Özünde
dillendirilemeyen; yalnızlık!
Her şeyin özü;
su, zaman her şeyin ilacıdır…
Görmek için beklemek,
nehrin kenarında olmak lazım!
Bir Japon atasözünün
dediği gibi; “ Maymun da ağaçtan düşer!”
Yorumlar
Yorum Gönder