BİRAND, Bir Ömür, Ardına Bakmadan
Can Dündar’ın basına yansıyan öpüşme fotoğrafını
gördükten sonra Can Dündar’ın o
döneme kadar savunduğu fikirlerden dolayı kendimi aldatılmış hissedip,
yazılarını ve kitaplarını okumamaya başlamıştım!
Bana ne
oluyorsa?
Adamın hayatı
neden beni bu kadar ilgilendiriyorsa?
Neden
insanların yaptıkları işlerden çok özel hayatlarına takılıyorsak?
&&&
Son dönemde
yemek saatlerine denk düşen izlediğimiz ana haber bültenini değiştirmiş, Ali Kırca’dan Mehmet Ali Birand’a geçiş yapmış, Birand’ın sürekli hata yaptığı halde kendi ile barışık hallerini
sempatik bulup, bakalım haberden sonra ne yorum yapacak beklentisi içine
girmiştik…
Yılbaşı öncesi,
dalmaya gideceğini söyleyip izleyiciden izin istemesi bize yemek masasında
kahkaha attırmıştı!
Birand beni çekmişti!
Can Dündar’ın çok satanlar rafında gördüğüm ‘Birand’ kitabının almamın sebebi;
meraktı.
‘Birand’ denince aklıma 32. Gün geliyordu, CNN’de program yaptığını, Posta
Gazetesi’nde köşe yazdığını, bir kesim tarafından sevilmediğini ve hakkında
bir dönem yolsuzluk iddiaları çıktığını yine bir dönem adının vatan hainliği
ile özdeşleştirildiğini biliyordum.
34 lira
verdim! Kitabı okumaya başladım.
( Yeri gelmişken emeğe
saygımın sonsuz olduğunun altını çiziyor yinede Türkiye şartlarında 34 liranın
bir kitap için ‘çok!’ olduğunu düşünüyorum!)
&&&
Mücadele ve
eli ekmek tutana kadar yokluk içinde geçmiş, gazeteci olmanın sorumluluklarını
yerine getirmeye çalışırken hedef olmuş, zaman zaman baş tacı edilmiş yeri geldiğinde
dışlanmış bir adamın hayatını anlatıyordu Can
Dündar, dediği gibi elinden geldiği
kadar objektif yaklaşmıştı ele aldığı portreye ve su gibi yazmıştı biyografiyi…
Kitabı okuyup
bitirene kadar Birand’ın pankreas
kanseri olduğunu bilmiyordum…
Son sayfayı
geçtiğimiz hafta çarşamba gecesi okudum, kitabı büyük bir üzüntüyle “ Allah yardımcısı olsun” deyip
kaldırdığımı hatırlıyorum.
&&&
17 Ocak 2013
günün akşamı saat dokuz gibi, yoğun geçen mesainin sonrasında ve dünyadan bihaber
eve geldim!
Reyhan ve
kayınvalidemin gözleri ağlamaktan şişmişti…
Ne olduğunu
sordum, Birand’ın öldüğünü öğrendim.
Şaşırmadım!
Kitap beni
kaçınılmaz sona hazırlamış, beynimin bir köşesine ünlü gazetecinin ölümünün
yakın olduğu fikrini yerleştirmişti…
O gece; nasıl
olur da insanlar, sadece ekranda ana
haber bülteninde gördükleri ve tanımadıkları biri için gözleri şişene kadar
ağlar düşüncesini sorguladım.
Televizyonda
Mehmet Ali Birand’ın hayatından kesitlerin anlatıldığı programları izledim.
&&&
Can Dündar’ın kaleme aldığı “BİRAND, Bir Ömür, Ardına Bakmadan” isimli kitabı, özellikle Birand
hakkında; fikir sahibi olmadan düşünce sahibi olan… Sosyal paylaşım sitelerinde,
yeren, eleştiren tüm okurlara tavsiye ederim!
O kadar çok ölüm gördüm ki....Yakınlarım hariç, ne kadar iyi insan olursa olsun hiç kimse için çok üzüleceğimi sanmıyorum.Ölene rahmet...
YanıtlaSil