Okuyana kadar
Sıcak!
Arsız
bir arı dadandı kahvaltı masamıza... Tedirgin ediyor... Uzaklaşıyor, tam
unutuyoruz kulağımızın dibinde bitiveriyor...
Ben
gelene kadar arkadaşlar sağ olsun domatesleri bitirmiş, ekmeğin içini kalan
suya bastırıp ağzıma atıyorum...
Tereyağı
erimiş, zeytinlerin irileri seçilmiş, çilek reçelinin dibi gözükmüş...
Çay
demli...
Bardaklar
temiz...
Beyaz
kâğıttan bir örtü serilmiş masanın üzerine... Gölgesine sığındığımız kavaklar
sessiz...
Aslına
bakarsanız ağustos böceklerinden gayrı “çıt” yok.
Öğlen...
Katmer
katmer terliyoruz...
Kimsede
konuşmaya derman yok...
Sırf
muhabbet olsun diye; “ yaz bitsin artık!”
diyorum... Masadaki herkes söylediğimi onaylamak için kafasını öne doğru
sallıyor...
Kış
uzun ve soğuk geçtiği için leyleklerin ve onlarla beraber baharın
gelmeyeceğinden endişelenen adamın söylediğine bak!
Bu
yıl ilk leyleği, çevre yolunun kenarında kullanılmayan bir elektrik direğinin
üzerinde görmüş, nasıl da keyiflenmiştim...
Bugün
otobanda ezilmiş başka bir leylek gördüm!
Masada
kalanlarla karnımı doyuruyor, garsondan bardağımı değiştirmesini istiyorum...
Garson;
kıvırcık saçlı bir öğrenci... Yaz tatilinde çalışmayacak da ne yapacak?
Belinden
bağladığı önlük, sanki daha uzun boylu önceki garson için dikilmiş gibi...
Ayakları
kaybolmuş çocuğun...
Kibar,
arkadaşlara “ başka bir istekleri olup olmadığını” soruyor... Başlar “yok”
manasında arkaya doğru gidiyor...
Bir
ara koltuğumun altına sıkıştırdığım gazeteyle gelirdim buraya...
Yan
masada katlanıp unutulan gazeteyi görünce son dönemde gazete okumadığımı fark
ettim...
Sabahları
kahvaltıda gazete okumak bir nevi keyif işi...
Hayatın
tıkırında, ağzının tadı yerinde olacak... Uyanır uyanmaz “acaba bugün neler oldu”
diye meraklanacak, sevdiğin köşe yazarının düşüncelerini benimseyip, sanki
kendi fikirlerinmiş gibi olur olmaz yerde savunacaksın...
Peh.
Köşe
yazarı sağcı, sen sağcı!
Köşe
yazarı solcu, sen solcu!
Rüzgâra
göre be yahu...
Hayatımın
geri kalan dönemine sıkıştırdığım bir kitapta yazarın söylediği gibi;
“ Yazana kadar ne düşündüğümü bilmiyorum!”
“ Yazana kadar ne düşündüğümü bilmiyorum!”
Belki
sorun; okuyana kadar ne düşündüğümüzü
bilmememizdir...
Aman, ne
bileyim ben!
Yorumlar
Yorum Gönder