Özlemediniz mi
Şey
oluyor, mecburiyetten ilk defa karşılaştığın insanlarla bir masanın etrafına
oturuyorsun, her yeni gelen önce elini uzatıyor sonra yüksek sesle adını
söylüyor, sen de söylüyorsun...
Bir
iki dakika sessizlik...
Yapılan
iş, memleket, ortak tanıdık var mı deşmeleri... Hobiler, geçmiş tatil
muhabbetleri, bir şekilde gezilen ülkeler,
kadınlar, yabancı kadınlar, bu konuda tecrübeliyim edaları, sanki
neredeyse dünyanın bütün kadınları ile yatmış sırıtışları...
Ortam
alkollüyse ki benim en son çökmek zorunda kaldığım masa öyleydi...
Felsefe!
Öğütler...
Başarı
hikâyeleri...
Hak
etmediğim yerdeyim, çünkü kimseye takla atmıyorum, tavırları...
Tekrar
başarı hikâyeleri...
“Aslında
ben” söylemleri...
Kültürel
birikimlerin anlatılışı...
Kişinin
sürüden biri olmadığına etraftakileri inandırma çabaları...
Şirinlikler,
cevabı abuk sorular, komik olduğu düşünülen espriler...
Etrafım
geniştir, beni herkes tanır bacak bacak üstüne atışları...
Şişede
durduğu gibi durmuyor tabi;
Memati bakışları, ağır ağbi raconları...
Memati bakışları, ağır ağbi raconları...
En
iyisi benim çırpınışları...
Argo
olacak ama “ Gider” namına ne varsa işte!
&&&
Kitabını
basmak üzere olan bir arkadaşım yazdıklarını okumamı rica etti...
Sanki
onlarca kitap imzalamış gibi yorum yaptım.
Cevap
olarak şöyle yazmış;
“Kullanılan dil rahatsız edici derecede kibar olmamıştır
umarım. Sonuçta ikinci bölümden itibaren 1953'lerde geçiyor olay. İnsanlar
fazla ince bulup okumaktan vazgeçerler diye korkuyorum. Malum şimdilerde böyle
bir Türkçe ve böyle iltifatlar yok”
Günümüz insanı
kendini ön plana çıkartmaya çalışırken iltifat etmeyi unuttu tabi!
Aynalar
kişileri olduğundan daha büyük gösterir oldu...
Kibarlık
hak getire!
Özlemediniz mi alttan
alanları, empati yapanları, karıncayı incitmekten korkanları, beyleri,
hanımefendileri, naifleri, kırılanları...
Saygının ne demek
olduğunu bilenleri?
Kendi gibi olanları?
Perde
arkasında kalmayı sevenleri?
Hiçleri?
Okyanusken,
bir bardağın içinde mutlu olanları?
Halinden şikâyet
etmeyenleri...(!)
Yaşadıklarının
bir sebebi olduğunun farkında olanları ve elindekilerin kıymetini bilenleri?
İnsanı yalnızlaştırıyor artık bu insanlar. Özlemek büyük bir cümleye dönüşüyor artık. Yalnızlığın getirdiği kişilik berelenmeleri yaşıyorsunuz sonra. Ancak yapacak bir şey yok. Ya onlar gibi olursunuz ya da onlarsız yalnız bir yaşam sürersiniz. Sizi teskin edecek tek kelimem yok.Üzgünüm.KUZEY
YanıtlaSil