Ya denizi sırtımız dönük olduğu için göremiyorsak


Gün bitip, apartmanlarda yanan ışıklar azaldığında ve sokaktan gelen sesler kesilince, tarihin sayfaları arasında kalacak zamanda gördüklerimi, yaşadıklarımı sorguluyorum...

Alışveriş merkezinin girişinde, giydiği kırmızı kıyafetler ve takma sakalıyla Noel Baba taklidi yapmaya çalışan ve içinde bulunduğu duruma inat elindeki küçük çanı sallayıp zoraki ‘mutlu yıllar’ dileyen genç irisi çocuk var aklımda...
Nasıl bir deneyim yaşadığının farkında mıdır bilmem!
Kulağına eğilip keyfini çıkar diyesim geldi...

Sonra kitapçıdaki bıyıklı kadın!
Belleğime not ettiklerimi paylaşmak istemiyorum... Bir dişinin kendine yapabileceği en büyük kötülük... Kediyse sorun yok da insan olunca!
Neden etrafındakiler; eşi, dostu evliyse, kocası uyarmaz böylesini?
Bey bıyıklı seviyorsa bir şey söylenmez tabi!
Bir çeşit fantezi midir, nedir?

Bugün anladım ki; her geçen gün insanlara daha az tahammül edebiliyor, boş muhabbete gelemiyorum...
Yeni yıl birtakım değişiklikler için fırsat olabilir!

Oturduğumuz sitede kullanmadığımız öteberiyi koyalım diye bize küçücük bir oda verdiler... Dalış takımları, oltalar, kamışlar okunmuş gazeteler orada... Akşamüzeri canım sıkıldı ne var ne yok diye karıştırmaya başladım...
Tuna Kiremitçi’nin 1 Ocak 2011’de kaleme aldığı “ Kumdan Kaleler” başlıklı köşe yazısına tesadüf ettim... Gecenin bu saatine kadar üzerine kafa yorduğum bir paragrafı paylaşmak istiyorum;
Hayatım ne zaman kumdan kale gibi dağılsa onu ellerimle yeniden kurdum. 
Belki de bu inançtan dolayı, gençken kurduğumuz grubun adını Kumdan Kaleler koymuştuk.
Konsere şu sözlerle başlardık: Kumdan kaleleri deniz kıyısında, sular yükselince kılabilecek olmasına rağmen kurarız. Ama haya anlamlı kılan, bunu bile bile gösterdiğimiz çabadır.”

Ya; yıllarca emek verip yaptığımız kalenin kumdan olduğunu bilmiyorsak?  
Ya; denizi sırtımız dönük olduğu için göremiyorsak?     
Ya; kumdan olduğunu bilmediğimiz kale yapımına kendimizi kaptırmış ve geçen zamanın farkına varamamışsak?

Sahi bir de dilimde, arabada gün boyu dinlediğim Sıla şarkısı var; “Cam”


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Uludağ Doğal Madensuyu'nun 100 Yıllık Hikayesi

Eşeklerin gözleri güzeldir!

Birini tanıdım...