Kule olamasak da gündöndü sopası olalım dik duralım velhasıl


Zaman akıyor azizim...
Göz açıp kapanana kadar bir yıl daha geçti... Ne kaldı 2011’den aklınızda? Hiç mi? Hiçe yakın bir şeyler mi?
2012’den beklentileriniz ne? Sağlık, afiyet daha ne olsun?
Geçinebildiniz mi? Evdeki hesap çarşıya uydu mu?
Ya yorgan...
Uzadı mı, kısaldı mı?
Yorganı kaydettiniz de, kayıkçı kavgası bitti mi yoksa?
İşiniz var mı işiniz? Gücünüz var mı? Bir selamla meseleyi çözebiliyor, sözünüz senet yerine geçiyor mu hala?
Yoksa zamana uydunuz da ihtiyaçtan üçkâğıtçı mı oldunuz?
Amman bu sorunun cevabını yalnızken içinizden verin de bir duyan olmasın!
Eskiden “yerin kulağı var” denirdi...
Vatandaş gıkını çıkartmadan inanırdı... Şimdi yer, duymakla kalmıyor siyah beyaz film çekiyor be yahu... Bilim ilerledi tabi, gebe kalıp doğuran kazanın vefat etmesi gibi bir şey... Şaşırmamak, dikkat edip siyah beyaz bir filmin baş aktörü olmamak lazım...
Şayet böyle bir şey mümkünse!
Uğurlamakta olduğumuz şu yaşlı yıl bizlere gösterdi ve ispat etti ki; karda yürürsen izin kalır, saman altından su yürümez!


&&&

Neyse...
Çarkınız, keyfiniz nasıl?
Kelle, kulak yerinde mi?
Mutlu musunuz?

&&&

Mutfak masasının balkona bakan köşesini zapt edip, gecenin rehaveti ve cesareti ile sormak kolay tabi; “ mutlu musunuz?”
Baksana sen!
Nedense yaşamın gelgitleri arasında dillenmez bu soru?
Nasılsın, iyi misin deriz de... En yakın arkadaşımıza (şayet varsa) bile... Soramayız!
Aklımıza gelmez...
Sanki... Pek de ilgilendirmez bizi... Hem “ mutsuzum kardeşim” dese... Ne yapacağız?
Elimizden ne gelecek?
Parasıza para, karısıza karı, kocasıza koca bulup, dargınları barıştırmak gibi bir misyona soyunamayacağımıza göre...
Biraz da ‘kelin merhemi olsa’ durumu anlayacağınız...
Becerebildiğimiz, sıkılana kadar dinleriz sadece!

&&&

Dinlemek önemli!
Maalesef beceremiyorum... Karşımdaki anlatmaya başladığı zaman, en konsantre halimle kulak kabartmışken... ‘Tak’ aklıma bir şey geliyor... Adamın sözünü kesiyorum!
Nasıl uyuz oluyorum kardeşim kendime...
Muhtemelen adam da kıllanıyor lakin ne yapsın?
Masadaki çakmakları yürütmek bir, bu iki...(!)
Kim gibi dinlemek istersin derseniz?
Hıncal Uluç gibi...
Açın, dinleyen hallerini izleyin adamın, bu kadder olur...
Okumak ve dinlemek... Önemli!

&&&

Yeni yılda; iyi bir dinleyici ve okuyucu olmayı istiyorum... Olamasam da en azından çaba göstereceğim, garanti!
Gecenin bir yarısına kadar bekleyip, umudu kesip, kaderime neredeyse küsüp, oltaları toplamaya başlamışken, sinarit baba bilgeliğinde beni seçen kocaaaamaaan bir balığı kıyıya çekmeyi diliyorum... Heyecandan elim ayağım birbirine dolaşsın kalbim dışarı çıkacak gibi olsun şöyle...

Elimiz ayağımız tutsun, ne kimsenin diline düşelim, ne kimsenin eline bakalım, kule olamasak da gündöndü sopası olalım, dik duralım velhasıl...








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Uludağ Doğal Madensuyu'nun 100 Yıllık Hikayesi

Eşeklerin gözleri güzeldir!

Birini tanıdım...