Beş dakika sonra

Sıcak, yer yer erimiş asfaltın hışırtısını dinleyerek gidiyorum... Klima hastalıklı nefesini yüzüme üflüyor...


Cep telefonum çalıyor, arayanın kim olduğuna bakıp, açmama hakkımı kullanıyorum!

Beş dakika sonra tekrar arıyor... Yine açmıyorum... Beş dakika sonra yine...

Telefonda üç cevapsız çağrı oluyor...

Keyfim, özellikle de arayan adamla konuşma isteğim yok!



Çalan cep telefonuna bakmamak ayıp olarak algılanıyor, arayana geri dönmemek de, terbiyesizlik... Peh!

Kim koydu bu kuralları, ne zaman ahlaki yapının içine soktu?

Kendimi kötü hissetmem lazım o zaman!

Alakası yok, aksine taciz edildiğimi düşünüyorum...

Ya önemli bir şey varsa?

Ya arayanın başı beladaysa?

Ne yapabilirim ki?

Şu an için, hiç...

Arayana çok uzağım... Üstelik onun için bir şey yapmak da içimden gelmiyor... Sonunda merakıma yenik düşüyorum...

“ Beni aramışsın duymadım!”

“ Nerdesin be ağabey, telefonu açmayınca başına kötü bir şey gelmesinden korktum!”

Yalan dünya” diye ben buna derim!

“ Neredesin ağabey?”

En nefret ettiğim soru da bu! İnsan neden sorar telefonla konuştuğuna nerede olduğunu... Laf olsun diye sanki!

“ Neden sordun?”

“ Yakınsan gel çay içelim diyecektim...”

Tekerlek derin bir çukura düşünce sövüyorum...

“ Ne oldu be ağabey?”

“ Yok bir şey... Hayırdır niye aramıştın beni?”

“ Öylesine, sesini duymak istemiştim...”



Bu; “sesini duymak istemiştim” geyiği ne kadar popüler oldu böyle... “ Canım sıkılıyor laflayacak birini arıyordum aklıma sen geldin” denmiyor da... Makyajlanıyor...

Hem; korkuyorum bu ses duymak isteyenlerden, işin ucu; gel bana kefil ol veya bu ara elim çok sıkışık, birkaç haftalığına para lazıma kadar gidiyor!

Kulağının arkasına kadar elden geçmiş biri olarak “ görüşürüz” deyip kapatıyorum telefonu...



&&&

Sahi yakın bir arkadaşınız, borç para istediği zaman ne söylüyorsunuz?

Bir dakika yanlış oldu, değiştirelim soruyu; borç para isteyecek kadar size yakın olan arkadaşınız kaldı mı?

Düşünün bakalım...

Borç para verip, alamadığınız için kaç arkadaşınızdan oldunuz?

Neyse ya...

Nerden geldik bu konuya?

Kurunun yanında yaşa da kibrit çakar olduk, onu söylemeye çalışıyorum...










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Uludağ Doğal Madensuyu'nun 100 Yıllık Hikayesi

Eşeklerin gözleri güzeldir!

Birini tanıdım...