Yazar, dizi oyuncuları kadar tanınsaydı ya!

Müfitle Çatı’da laflıyoruz, çayların biri gidip, biri geliyor... Yazdan kalma günler, kim sorarsa pastırma yazı... Pastırma yazı olsa ortalık çemen kokmaz mıydı yahu?


Telefon çalıyor, arayan Gani...

Gani şafak sayar gibi gün sayıyor, dört ay sonra baba olacak...

— Ağabey çocuğun cinsiyeti belli oldu...

Dinlemeye devam ediyorum...

— Kız.

Arkadaşların bana söylediği gibi “ olsun be Gani” diyorum... Kırılıyoruz gülerken...

— Ağabey yarın işin var mı?

— Yok... Hayırdır?

— Fuara gidelim mi?

— Gidelim Gani, değişiklik olur



&&&



Ganiyle ne zaman İstanbul’a gitsek ya kayboluruz ya sapağı kaçırırız...

— Gani sapağı geçtin!

— Olsun ağabey ileriden dönerim, ne zaman geçmedim ki?

— Gani eski arabana ne oldu?

— Sel aldı ağabey!



Çabucak unuttuk seli değil mi? Başka gündemlerimiz var şimdi... Domuz gribi var. Açılım var. DNA’larıyla oynanmış yiyecekler var... Sudan Devlet Başkan’ı var...

Sel yok!

Ne zaman yine bardaktan boşanırmışçasına yağmur yağıp tırlar kökünden koparılmış çiçekler gibi yollara saçılacak, kapının önüne park ettiğimiz arabalarımızı midye gibi denizden toplayacağız, feryat eden anneler, çaresiz babalar ekranlara gelecek o zaman hatırlayacağız...(!)



&&&



Hafta içi günlerden Salı ama kalabalık... Öğrenciler çoğunlukta...

Bir gece önce üşenmedim liste yaptım kendime...

Coşkun Karabulut ve Meral Yağcıoğlu’nu aramaya başladım...

Meral Hanım, Çarşamba günü Fuar’da olacağını yazmıştı... Onu bulamazsam babası Kuloğlu Ömer’i bulacağım...

— Gani yazarlar dizi oyuncuları kadar bilinse çok iyi olurdu değil mi?

— Neden Ağabey?

— Baksana çocuğum kimseyi tanımıyoruz... O kadar fotoğraf makinesi getirdim yanımda daha bir kere dokunmadım deklanşöre!



Biran masalarda oturan yazarlardan birinin yerine koyuyorum kendimi...

Süslenip soluğu orada almışım, yanı başımda kitaplarım, okurların gelip imzalatmasını bekliyorum...

Bekle bekle gelen giden yok.

Ne yalan söyleyeyim, fuarda geçirdiğim üç saat boyunca kitap imzalatan kimseyi görmedim...

Kuloğlu Ömer’i gördüm ama!

— Merhabalar Meral Hanım’ın babası mısınız siz?

Damdan düşer gibi sorunca amca bir şaşırdı önce, tanımaya çalışır gibi kısa bir süre gözlerini kıstı yüzüme baktı... Gülerek “ evet” dedi...

Elimi uzattım, “ Ali ben de” ... “ Memnun oldum”

Meral Hanıma selam söyleyip imzalattım “ Baba Kız Karaladık” isimli şiir kitaplarını...

Coşkun Bey inanın sizi de aradım ama bulamadım!



&&&



Önümüzdeki yıl yine gideceğim fuara bu defa tam bir günümü ayıracağım...

Hem bu defa Işık’ı da götürürüm yanımda...




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Uludağ Doğal Madensuyu'nun 100 Yıllık Hikayesi

Eşeklerin gözleri güzeldir!

Birini tanıdım...